1990... Plastik Aşk. Konserlerde ayağımıza dolanan denge meselemiz stüdyo kayıtlarında da çok emeğe mal oluyor, ama sonuçta hak ettiği inceliğe kavuşarak gerçekleştirilebiliyordu. Biz kendi ev/prova stüdyolarımızda çok kayıt yapar, stüdyoya girmeden önce her bestemiz için kurmak istediğimiz sessel mekanı da hayal eder, bunun teknik koşullarını çalışır, dener, kayıt bilgilerimizi genişletirdik. "Mekan kurmak" dediğimiz şu: Mesela müzik açık hava bir yerde başlıyor, sonra şarkının nakaratında diyelim içeri, dar bir koridora giriyor, en sonunda da şarkıcının sesi yeraltından gelerek bitiyor gibi bir kurgu; dinleyici kulaklığı taktığında bu mekanları algılayabilmeli.
Bu bilgilerimizle en başta Saruhan, sonra Bülent, sonra Ayşe stüdyolarda ciddi bir zorlayıcılığımız olurdu, bu gerekliydi de. Üç nedenle: birincisi zaten ilk başlarda ülkede işi gerçekten bilen pek fazla tonmeister yoktu; ikincisi, o sound hedeflerimizi stüdyolarda bize ayrılan kısa sürelerde gerçekleştirebilmenin tek koşulu bu kadar organize ve bilgili olmaktı (bu tip işleri yabancı albümlerde iki/üç katı sürelerle yapıyorlardı); üçüncüsü de, sizin kafanızda kurup kulağınızda duyduğunuz bir hayali sizsiz kim gerçekleştirebilir ki?